Чему меня научила работа психолога?
Dünyaya ilk geldiğiniz andan itibaren bir sünger gibi etraftan gelen bilgiyi emmeye başlarsınız. Aileniz, sosyal çevreniz, deneyimleriniz ve daha da önemlisi zaman hayata bakışınızı şekillendirir.
Yıllar içinde insanların rahatsız edici davranışlarından dolayı onlara kızmamayı, öfkeli davranmamayı öğrenirsiniz. Çünkü rahatsız edici davranışların altında genellikle onların kaygılarının, korkularının olduğunu farkedersiniz. Bu şekilde düşünmeniz insanları iyi- kötü şeklinde kategorize etmenizi de önüne geçer. Bu farkındalıkla aydınlanırsınız. Hatta nerdeyse kaba davrandığı için karşınızdaki adına endişelendiğiniz bile olur.
Yıllar içinde yaptığınız hatalarla, yanılgılarla hayatın sizi olgunlaştırdığını farkedersiniz. Kendinize güvenebilmek için, kendinize hata yapma şansı vermenizin, kendinizi olduğunuz gibi kabul etmenizin yüklerinizi hafiflettiğini farkedersiniz. Hayat bir kez yaşanıyor ve yaşadıkça öğreniyoruz, bunu anladığınızda kendinizi yargılamayı da bırakırsınız.
Çevrenizdeki huzurlu ve dengeli insanların bu yollardan geçtiğini ve kimi zaman bedel ödediklerini ancak yine de kendilerini oldukları gibi kabul ettiklerini görürsünüz. Kaldı ki geri dönüp kararlarınıza, dönüm noktalarınıza bakın isterseniz! Sonrasında her bir noktayı birleştirin ve sizi bugüne taşıyan şeyin o kararlarınız olduğunu görürsünüz.
Yıllar içinde aileyi suçlamayı bir kenara bırakırsınız. Çünkü size kötü davranmak, mutsuz etmek için dünyaya getirmediklerini farkedersiniz. Hatta en iyi halleriyle sizi yetiştirmeye çalıştıklarını bile görmeye başlarsınız. Ve en çarpıcısı hayatın en az sizi zorladığı kadar onları da zorladığını gözlemlersiniz. Malum hayatı deneyimlemek, yönünüzü bulmak için siz nasıl çabalıyorsanız, en az sizin kadar onların da zorlandığını, zaman zaman duvara tosladığını görmeye başlarsınız. Sonucunda öfkenin yerini şefkatli ve dostça bir yaklaşım alır. Geçmişinizi, ailenizi suçlamayı bir kenara bırakıp sorumluluğunuzu aldıkça ilerlemeye, önünüze bakmaya başlarsınız.
Yıllar içinde size değer veren insanların size karşı olumsuz eleştirilerinin, tepkilerinin hatta yer yer seslerini yükseltmelerinin sebebinin canınızı acıtmak olmadığını farkedersiniz. Aslında “Beni gör, beni duy!” diyerek, dikkatinizi kendi üstlerinde toplamaya çalıştıklarını gördüğünüz gün, ilişkilerinizde yeni bir dönemi başlatırsınız. Hatta tartışmaya dönüştüğü anlarda temas etmenin, şefkat göstermenin eziklik değil, aksine olgunluk olduğunu farkettiğinizde başka türlü sevmeye başlarsınız. Geçmişimizin, inançlarımızın, düşünce hatalarımızın hayatımızı neye dönüştürdüğünü en açık haliyle sevgilinizin davranışlarında gözlemlersiniz.
Yıllar içinde hayalleriniz, hedefleriniz şekil değiştirir. Mutlu, huzurlu bir hayata giden yolun hedefe ulaşmakla sınırlı olmadığını. Hatta ulaşılacak hedeften çok, hedefe giderkenki yolculuktan, deneyimlerden, size eşlik eden kişilerden keyif almayı öğrenirsiniz. Yolculuk boyunca keyifli anlarınız arttıkça aksaklıklar ve talihsiz sonuçlar sizi beklediğiniz kadar üzmemeye başlar. Hatta hayata karşı daha sabırlı, daha esnek, daha umursamaz olmaya başlamışsınızdır artık.
Yıllar içinde arkadaşınızı rahatsız eden kişilik özellikleriyle birlikte kabul etmeye, sevmeye başlarsınız. Rahatsız edici davranışından yola çıkarak kötü biri olduğu genellemesi yapmayı bırakalı çok olmuştur.
“Sorumsuz yada alaycı bir arkadaşınıza kızmak yerine, bu özelliğinin yaratıcılığını ve espiri yeteceğini besleyen bir davranış olduğunu görmeye başlarsınız. Bir tarafıyla sevdiğiniz bir özelliğidir aslında bu. Kendiniz de dahil hiç kimsenin mükemmel olmadığını farkedersiniz. Güçlendirmesi gereken yönlerle, güçlü yönlerin bir arada olduğunu farkedersiniz. Tabi ki yeri geldiğinde davranışlarıyla sınırlarınızı aştığını düşündüğünüzde, karşınızdaki kişiyi yargılayıp, suçlamadan ona geri bildirim vermeyi de öğretir hayat.
Yıllar içinde geri bildirim almakta kıymetli hale gelir. Geri bildirim alırken direk savunma moduna sokmazsınız artık kendinizi. Usulca dinlersiniz, çünkü kişinin niyetini anlamak için kendinize zaman tanırsınız.
İlk başta sizin hakkınızda konuşulması azda olsa gerse bile, savunmaya geçmeden karşınızdaki kişinin söylediklerini can kulağıyla dinlemeye ve hayatınıza eklemeye çalışırsınız.
Yıllar içinde kaygılarınızı yatıştırmak için kaçınmanın, herşeyin yolunda olduğunu kendinize söylemenin yeterli olmadığını görürsünüz. Kaygılarınızın onları düşünmemeye çalıştıkça gölgeniz gibi sizi takip ettiğini farkedersiniz.. Yatışması için ışıkları açmamız gerektiğini kendinize hatırlatırsınız. Evet bazı şeyler ters gidecek, talihsizlikler olacak ama en kötü ihtimalle ne olabilir? Sorusunu sormaya başlayacaksınız. Herşey bitti dediğiniz noktada hayatın karşınıza yeni süprizlerle çıkaracağını ve dayanılmaz dediğiniz acıların bile artık sizi acıtmadığını farkedeceksiniz.
Yıllar içinde yıllar daha da hızlanmaya başlayacak. Ve dönüp baktığınızda aslında hiçbir anın diğerinden daha kıymetli olmadığını anlayacaksınız. Dönüp baktığınızda hayatın size verilmiş bir ceza değil, bir armağan olduğunu damarlarınızda hissedeceksiniz.